3 Şubat 2008 Pazar

ÜLKÜCÜLER ONİKİ EYLÜL SÜRECİNİ ANLATIYOR


12 Eylül 1980 dönemi, hafızalarımızda hep cezaevleri ve cezaevlerine ait üzücü hatıralarla kalmıştır ve öyle hatırlanır.
Halbuki o dönem çok yönlü irdelenmeli ve değerlendirilmelidir. Tabi ki o dönemin en büyük mağdur hareketi ülkücü harekettir. Mağduriyeti ise yalnızca cezaevleri ile sınırlı değildir. Bu mağduriyetler bir inanç dünyasındaki ülkücü hareket mensuplarını öyle bir kaos altına aldı ki o günleri iyi hatırlayan birkaç ülkücünün bir araya gelmesi ile ancak kısmen konu başlığı belki oluşturulabilir. Aksi halde münferiden yazılacak bütün yazılar sıradan yazılar olmaktan öteye gidemeyecektir.
Halbuki bahsi geçen bu tarih dünyada bazı dengelerin değişmesinin de alt yapısını oluşturan çok önemli gelişmelerin olduğu bir tarihtir.
Bundan dolayıdır ki Ülkücü hareketin top yekun kavgası neye ve nelere karşı olmuştur, bunu o dönemin acı tatlı hatıraları ile beraber irdeleyelim istedik.
Hazırlığımızda elbet ki çok duygusal olayların yaşandığını bilen biri olarak istedik ki olaylar birazda gerçekçi değerlendirilsin. Bundan dolayıdır ki yoğunlukla çalışmamız olaylarda bütünlük sağlaması adına ülkemizin farklı bölgelerinde abideleşmiş isimlerin katkıları ile gerçekleşti.
Ümit ediyoruz ki suni kahramanlıkların, bireysel kurtarıcılıkların ve o dönemi sermaye yapmak isteyenlerin de bu çalışmalar ile önü kesilsin. Çünkü bu gün çeşitli sosyal topluluklarda münferiden bulunan kimselerin o dönemin sosyal bütünlük içinde verilen ulu kavgasını küçülterek şahsileştirmeye hakkı yoktur düşüncesindeyiz.
Yine o dönemi bir iki arkadaşımızın şahsi gayretleri ile gerçeğe yakın ve dik duruşları ile anlatmasının dışında hep gözyaşına dayalı bir edebiyat oluşturularak dillendirilmesi de bu harekete yapılacak en büyük zulüm olduğu bilinci ile bu çalışmayı hayata geçirelim istedik. Nedeni ise bu hareket var olduğu günden beri sosyal boyutu ve kültürel kapsamı ile kahraman ve dik bir harekettir, hal buki kahramanlar çektikleri zülüm değil gördükleri zulüm karşısında göz yaşlarını sinelerine akıtır onu da kimseler görmez.
Bütün temennimiz düne ışık tutmak ve yaşayanların birebir yazdıklarını sizlerle paylaşmak ve O günlerin değerlendirmesini size bırakalım istedik.
Biliyoruz ki ülkücülerin birliği çok önemlidir umarız ki bu çalışmalarımızla bu birliğe vesile oluruz.
Yine biliyoruz ki Ülkücü hareket sosyal, kültürel ve siyasi boyutu ile bir bütündür.
Bu bütünlük içinde tek çatı altında toplanmış ülkücü hareketin ne gücünün ne kudretinin önünde hiçbir kuvvetin duramayacağı da aşikar dır. Bunun içindir ki hareketin kendi zaafları da yapısı itibari ile mevcut olup kontrolü zor olduğundan bu zaaflar kullanılarak bu hareketin büyümesi hep engellenmiştir. Belki bu çalışmalarımızla olayı bu yönü ile de ele almayı başarır ve zaaf olan yönleri kontrol altında tutarak geleceğe emin adımlarla yürünmesine de katkı sağlarız.
Ülkücüler bu çalışmada oniki eylül sürecini yargılama şansını bulurken kendilerini de sorgulayacaklardır.
Oniki eylül süreci bir zafer midir, hezimet midir, bu sonuca katılımcı arkadaşların düşüncelerini paylaştıktan sonra karar vereceğiz. Hezimetse neden hezimet, zafer ise hangi sonuçlara göre zafer okuyup birlikte değerlendireceğiz.
Oniki eylül sonrası siyasi hayata geçişlerle birlikte bütün alışa gelmiş partilerin en ünlüleri yeni oluşum lar içinde yer almaya başlamış hatta zaman zaman da eski topluluklarına en ciddi göndermeleri de onlar yapmışlardı. Bunlardan örnekler verecek olursak Türkiye gazetesi yazarlarından S.Ahmet ARVASİ’ nin ANAVATAN Partisine yazdığı köşesinden methiyeleri, Namık Kemal ZEYBEK’ in bu hareket misyonunu tamamladı açıklamaları, Taha AKYOL’ un çok farklı bir yapılanmada olan Doğan Gurubunda CNN tv de görev alması vb pek çok ismin Ali Galip ERDEM, Yaşar OKUYAN, Sadi SOMUNCUOĞLU,Agah Oktay GÜNER gibi pek çok ismin asli yapılarından kopmalarının da muhtemelen nedenleri ve niçin leri ile bu çalışma içinde değerlendirileceğini düşünmekteyiz.
Ülkücünün eskisi yenisi olmaz fikrimiz sabittir. Ancak o süreçten sonra hayata ve kavgaya merhaba diyen kardeşlerimizin o dönemi nasıl değerlendirdik leri de bizim için çok önemli olup çok az sayıda da olsa bu kardeşlerimizin de değerlendirmelerine ve kendilerini ifade etmeleri ne yer vermeyi uygun gördük.
Geleceğimize ışık tutacağına inandığımız bu çalışmada yer alan isimler ve katkısı bulunan bütün herkese teşekkürler imizi peşinen iletmenin de bir sakıncasını görmedik.
Ümidimiz, ümitsizliğe düşenleri kurtarmak ve geleceğin MİLLİYETÇİ BÜYÜK TÜRKİYE’ sini tüm vatan sevdalısı deli yüreklerle beraber kurmaktır.
Allah yar ve yardımcımız olsun. TANRI TÜRK’Ü KORUSUN
Erhan ÖZTUNÇ Üsküdar/İSTANBUL

ÖNEMLİ NOT: Yukarda izah ettiğimiz çalışma içinde yer almak için yazılarınızı en geç on gün içinde
oztuncerhan@gmail.com adresine yollamanızı rica ediyoruz.

Hiç yorum yok: