14 Ağustos 2008 Perşembe

TÜRK MİLLETİNİ KÜÇÜK DÜŞÜREN ARSIZ POLİTİKALAR VE ERZİNCAN ŞEHİTLERİMİZ

Son günlerde Erzincan anarşiye kurban verdiğimiz şehit askerlerimizle ülke gündemine oturan bir vilayetimizdir. Ülkemizde anarşi hükümetin çoktan istifa etmesini gerektiren boyutları aşmıştır. Ancak yüzsüzlük siyasilerimizde öyle arlanmaz noktalara geldi ki artık ülkemizde bir milletvekilinin adının belgeli rüşvet olayına karışması bile sıradanlaştı.
Ülkenin neresinde olursa olsun anarşi ve bölücü faaliyetlerle mücadele ederken şehit düşen evlatlarımıza Allahtan rahmet diliyorum kederli ailelerine baş sağlığı diliyorum,şehitlerimizin mekanı cennet olsun.
Bütün bunlar yaşanırken hükümet olan partinin ülke yöneticilerinin her biri ile Cumhur başkanının da aynı günlerde tatile çıkması ve bu arada hemen yanı başımızda Kafkasya da Rusya –Gürcistan savaşının patlak vermesi enaz bu olaylara duyarlılığı Başbakan kadar olan Dış işleri bakanının Yurt dışında tatil tercihi ise bardağı taşıran son damla olsa gerek.
Başbakan Recep Tayyip efendinin Rusya başbakanını telde arayıp Putin’in telefona bakmayışı ise ayrıca rezilliğin başka bir perdesi olsa gerek.Evet yazdıklarımız ülkemiz gerçeği muhtemel yerel veya genel seçimlerde kömüre, makarnaya, fasulyeye, pirince tav olarak bu güzel ahlakın,çalışkanlığın,dürüstlüğün,mertliğin yeryüzündeki temsilcisi TÜRK milleti yine AKP ye malum oranlarda oy verirse TÜRK milletinin etik açıdan tekrar tanım ve tarifinin yapılması gerekir diye düşünüyorum.

Hüzünlü sohbet ve Yaşayan Cengiz BAKTEMUR

Dün akşam Küçük Çamlıca da Subaşı Çay Bahçesinde uzun zamandır görüşemediğimiz Muş eski Ülkü Ocakları Başkanı yılları cezaevinde geçmiş çok fazla sayıda olaydan yargılanıp bu gün yaşamını her ülkücüye örnek olarak sürdüren Celal BEKEM cürümü Seyithan ve site üyelerimizden Celal hoca ile beraber koyu bir sohbet yaptık gelmişten geçmişten siyasetten uzun sohbetler yaptık ancak sohbet bazen öyle bir noktaya geldi ki her ülkücüyü can evinden vuran anları çok duygusal biçimde yaşamadık dersek yalan olur. Orta yaşın üzerinde uzun zamandır bir araya gelmeyen biz ülkücüler sohbetlerimizde mutlaka 12 Eylül öncesine şöyle bir girer o günleri yad ederiz o günlere dönülürde cezaevi hatıraları anlatılmasa olmaz. Her ülkücünün unutamadığı nice anıları vardır ki herkes birbirini dinledikçe kendi haline şükreder aslında dert ve ızdırap hepsinde bir birinden büyük ve unutulmazdır. Bu unutulmaz anılar Celal BEKEM de daha fazladır ve o günleri aynı heyecanla anlatması da bir ayrıcalıktır. Celal BEKEM i yine bu sohbette de o günleri yaşarmışcasına dinliyoruz sohbetin en heyecanlı ve duygusal yerindeyiz konu cezaevi arkadaşı Rahmetli Cengiz BAKTEMUR. Cengiz BAKTEMUR KİMDİR Cengiz BAKTEMUR CHP Malatya Doğanşehir CHP İlçe bşk. Öldürmekten 18 yaşında tutuklanır. Aslında 18 Yaşına tutuklandıktan sonra cezaevinde girer.O günlerde alışageldiği gibi yine tezgahlar içinden çıkılamayacak gibidir.Bir gün önce bir Ülkücünün şehit edilmesinden sonra provaktif olaylar artık devam edecektir ve bu kez CHP ilçe başkanı öldürülecektir. Dönemin ajanları tezgahları nı kurmuşlardır ve oyuna oyuncular lazımdır. Oyun beş mide düşkünü kuklanın yapacağı ihtilale zemin hazırlamak için olayları içinden çıkılamaz hale getirmek ve gerekçeyi tamamlamaktır. Hedef bellidir bir provaktif olay olan CHP ilçe başkanının öldürülme olayına İlçenin en güçlü MHP li ailelerini çekmek ve senaryoyu tamamlamak sonrası çorap söküğü gibi gelecektir. BAKTEMUR ailesi bu iş için çok uygundur. Çünki aile çok güçlüdür ve hepsi MHP lidir. Aile reisi MHP ilçe Başkanı, Hanımı MHP İlçe Bayanlar Kolu Başkanı, Büyük Oğul İlçe Ülkü Ocakları Başkanı bu aile senaryoya çok uygun ve CHP ilçe başkanını vuran kişi mutlaka senaryo gereği bu aileden seçilmeliydi. Ailenin yedi evladından biri bu işe kurban edilmeliydi. Ortanca oğul Cengiz bu iş için çok uygundu diğerleri olaki olay anında nerde olduklarını şahitleri ile ispatlayabilirdi. En büyük abla olduğu için bir bayana isnat edilemezdi ağabeyler Rıza ve Gökmen uygun değildi küçük kardeşler Avni Alibey ve haluk ta yaş olarak bu işlere hiç müsait değillerdi kurban artık kesinleşmiş ve Cengiz seçilmişti. Cengiz artık tutuklanmış ve mahkemelere götürülüp getirilmekteydi son celsede müebbet hapis aldığı söylenen Cengiz nasıl olduysa gıyabında karar değişikliği ile cezası idama dönüştürülmüş ve kendisinin de haberi bu olaydan cezaevinde olmuştu. Cengiz&񗝉in cezaevi yetkililerinden bir ricası olmuştu beni tecrit koğuşuna atmayın annem kalp hastası duyunca dayanamaz. Evet cezaevi yetkilileri de bu masum idam mahkumunu kırmamış ve infaz gerçekleşene kadar isteği yerine getirilmişti. İdam sehpasında Cengiz e son isteği sorulur Cengiz in bir isteği olmayacaktır, avukatını yanına çağırır ve şöyle der &񗝌 Herkese söyle ki benim katilim Savcı Metin TÜZÜN dür&񗝍 bu isim bütün ülkücüler tarafından not düşülmelidir. Veee aradan 25 yıl geçmesine rağmen Şehit Cengiz in annesi her gün Doğanşehir lisesinin önünde biricik oğlunu beklemektedir. Okul çıkışından sonra ağabey gider evlat özlemi içindeki anneyi eve getirir ve&񗝍 Cengiz geldi odasında ders çalışıyor yarın imtihanı var.&񗝍 Diyerek annemizi ikna ya periyodik bir şekilde devam ederler. Taaki annemiz 2007 yılının ramazan ayında hakkın rahmetine kavuşana kadar bu her gün böyle devam eder. Cengiz in acı dolu babası da 2006 yılında hakkın rahmetine evlat acısıyla yürümüştür. Cengiz in evlerindeki odası ise tutuklandığı gün bıraktığı haliyle muhafaza edilmektedir. Masasında ders yaptığı kitapları defterleri hangi sayfada açık kaldıysa o haliyle. İşte dostlar sohbetin hüzün dolu olan kısmı sizce de bu değil mi?...... Çamlıca/Üsküdar